pişmanlığın bir sesi olsa
bir rengi olsa
bir dokusu olsa
yangısı olsa
elle tutulabilir olsa
bir "ah" olsa
alacakaranlıkta boyun büken bir baykuş olsa
pişmanlık bir yoldaki taş olsa
alıp bir tepenin aşağısına fırlatılabilir olsa
gözlerimi sımsıkı kapatınca yok olsa
ansızın patlatılan bir kahkaha olsa
gün yüzüne er geç çıkacak olan gerçekler olsa
tüm olanlara atılan acı bir bakış olsa
saçlarımın parmaklarımın arasında dolanışı gibi
ellerimin gizli gizli titreyişi gibi
gözlerimin bir cam misali buğulanışı gibi
bende doğup bende ölen biri
zaman geri alınsa
gülüşlerim hiç yeşermeden solsa
mutluluğu hiç tatmamış olsam
haykırmamış olsam hiç
ben varım
vardım
yaşıyorum
yaşıyordum
ölüyorum
ölüyordum
gövdemi gerip genişçe
yittim diyebilmek
vakit geldi
artık ölebilirim demek
kendimi bir taş gibi
o tepeden aşağı fırlatabilmek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder