25 Haziran 2018 Pazartesi















ucu tiftiklenmiş bir ipi küflenmiş bir iğne deliğinden geçirmeye adadım kendimi
bir basamak çıkıp iki basamak düşerek öğreniyorum seni
sevmeyi
artık dinlemek istemediğini düşünüp kapatmak için uzandığın şarkıyım
ilk notalarımı çalmaya başladığımda fark ettiğin yanıldığını
elini çektiğin
ne denli tanıdık, kaç defa öpülmüş bir şarkı sözü olduğumu tahmin et hadi
cebinden boş ellerin dışında bir şey çıkart, sürprizle beni
hayır hayır, durdurma şarkıyı, nasıl olsa başlayacak yine çalmaya

 sevgilim;
sorular biter, şarkılar susar.
ellerinle göz göze geldiğinde ne yapacaksın?
kendisini besleyeceğini sandığı için sana aç gözlerle miyavlayan kediyim ben.
kapının önüne pusu kurmuş, lacivert opel'in tamponuna
ellerin boş avuçlarla bakacak şaşkın suratına
hesap sorsa tokatlarsın onu.

iğne deliğiyle uğraşmaya devam ediyorum
bazı bazı ucuyla daha çok vakit geçiriyorum
kuduz bir köpek gibi salyalarımı akıtıyorum
hiç bitmeyecek bir şarkı olsaydım...
evimizin çatısında yüzde otuz eğimle oturup 
dünyanın en çirkin kokusunu düşünüyorum, midem yanıyor
iğnenin ucu ve dilimin ucu, kalemimin ucu az önce gördüğüm
ve sinirimin ucu
hepsi bir kelime bilir her lisanda, o da benim öğrettiğimdir.

ucu tiftiklenmiş ipi göbek deliğime tepiştirdim
yüzde otuz eğimle yatarak hangi yıldıza göz kırpacağıma karar verdim
kaydı diye en son dilek tuttuğun yıldıza çekeceğim en fiyakalı jestimi.
sol gözümü kırpacağım ona, aramızda kalacaksa
(sol gözümü kırpamam aslında)
kırpmış havasında davranırım o da görür, mutlu olur.
benden en son kim ne dilediyse onu gerçekleştireyim der, hemen.
kafamı ondan çevirdiğim an dilimde döndürürken sarhoş ettiğim iğne girer göbek deliğime
başından beri ne için uğraştığımı biliyorsun sevgilim
ucu tiftiklenmiş ip şimdi iğnenin deliğinde. iğne de göbeğimin deliğinde.
avuçlarınla göz göze geldin mi şimdi?
bir kedinin suratına kapı çarptın mı hiç?
göbek deliğimden sızan kan bir gölcük oluşturdu orada, hiddetinden aldığı büyük hazla.
o yıldızı bulup aşağıya getireceğim
yüzüne tükür diye.
gökyüzüne çıkan merdivende bir basamak çıkıp iki basamak düşüyorum.
bir yıldızı onun hak ettiği incelikle pataklamayı umuyorum.

26 Haziran 18












4 Haziran 2018 Pazartesi

kursağınızda kalmış her bir heves için,
koca bir bardak dolusu buzlu su dikin.
buzun dondurulduğu kapların içine bir parça nane,
hevesiniz akacaksa kursağınızdan, gösterişli aksın.

yüzlerine bakamazsınız heveslerinizin,
asla yeterince diretmediğiniz için.
başa gelebilecek her boku göze alıp
kafanıza koyulan doğrulara rest çekmediğiniz için.

içini titreten soğuktan saklanıp odana,
omuzlarını titrete titrete ağladın.
ayakta ama başkasının ardına saklanıp
aşınan dizlerinle özgür olmaktan kaçtın.

fark edemedin içinden kopan ufak hevesleri.
bedeninde yer, kalbinde cesaret bulamadılar.
onlara ihtiyaç duydukları kanatları vermedin.
kendi kanatlarının sımsıkı bağlanmasına hiç laf etmedin.









haziran

  göğsümdeki bu dingin ağrıyı nasıl tarif ederim bilmem. göz bebeklerimin sana bakınca aldığı maksimal büyüklüğü ölçemem. defalarca kez sonu...